31 Mayıs 2014 Cumartesi

BİPOLAR BOZUKLUK TEDAVİSİ KÖŞE TAŞLARI-TIBBİ TEDAVİ-1 (*)

TIBBİ TEDAVİ – 1 ‘ Ben çirkinim, sorun değil, çünkü sen de öylesin. Tüm aynalarımızı kırdık’ Lityum; Kurt Cobain (Nirvana’nın Amerikan solisti.1967 – 1994) İlaç tedavisi, hemen her zaman bipolar bozukluğun etkin tedavisinin esas parçasıdır. Bipolar bozukluğu olan pek çok kişi belki de anlaşılabilir bir şekilde beyinlerine etki eden ilaçlar kullanmaktan ötürü endişelidir. Ancak, bipolar bozukluğun beyinin bir bozukluğu olduğunun anlaşılması önemlidir, dolayısıyla tedavisinin işe yaraması için ilacın etki etmesi gereken yer de beyindir. Bipolar ilaçları, duygudurumu ve düşünmeyi düzenleyen beyin yolaklarındaki sorunları düzelterek etki eder. İlaçların etkisi çıkmaya başladıkça ve kendinizi daha iyi hissettikçe, aklınız çelinebilir ve doz atlamayı düşünebilirsiniz. Ancak ilaçlarınızı almayı bırakırsanız muhtemelen belirtileriniz yeniden başlar. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisini aniden kesmek uykusuzluk ve sersemlik gibi belirtilere neden olabilir. Bu nedenle doktorunuz tarafından önerilmedikçe ilaç tedavinizi asla kesmeyin. Hepsinden önemlisi, ilaç tedavinizi bırakmaya karar verdiğinizde, bu durumu birisine söylemenizdir. Bipolar bozukluk aşamalarla seyreden ve farklı kişileri farklı şekillerde etkileyen değişken bir hastalık olduğundan, tedavide kullanılan pek çok ilaç vardır. Zaman ilerledikçe, doktorunuzun zaman zaman ilaç tedavinizde, aldığınız dozu azaltmak ya da arttırmak veya başka ilaç tedavilerine geçiş yapmak şeklinde değişiklikler yapması olasıdır. Bu ilaç tedavinizin artık işe yaramadığı anlamına gelmez, durumunuzun artık başka bir aşamaya geçtiği anlamına gelebilir. Bipolar bozukluğun ilaç tedavisi; stabilizasyon ve yeni atakları önlemek için kullanılanlar, manik ya da karma atakların tedavisinde kullanılanlar ve depresyon atağının tedavisinde kullanılanlar olmak üzere üç ana kategoriye ayrılabilir. Manik, karma ya da depresif atağın tedavisinde kullanılan ilaç dozları stabilizasyonda kullanılan ilaç dozlarından yüksektir. Yani, eğer akut atak tedavisi sırasındaki yan etkilerden yakınıyorsanız, bu yan etkiler durumunuz stabilleştiğinde ve ilaç dozlarınız azaltıldığında yok olabilir. Manik ve karma atakların tedavisi Eğer akut bir manik ya da karma atak geçiriyorsanız düşünce ve davranışlarınızı yeniden kontrol etmenize yardımcı olacak pek çok ilaç vardır. Kullanılacak ilacın tipi belirtilerinizin şiddetine, hangi tip bipolar bozukluğunuz olduğuna ve daha önce hangi ilacın tedavinizde faydalı olduğuna bağlıdır. Kullanılan ilaçlar şunlardır: Lityum - Bipolar bozukluğun tedavisinde kullanılan ilk seçenek ilaçlardan biridir, lityum duygudurumunuzu stabile etmenize yardımcı olur ve manik, karma ve depresif atakları tedavi eder. Doğru dozda kullandığınızdan emin olmak için düzenli kan testleri yaptırmanız gerekecektir. Antikonvülzanlar – Epilepsi tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, henüz stabilize olmamış hafif manik veya karma atağı olan ya da ilaçlarını kesmiş hastalarda da kullanılır. Antipsikotik ilaçlar – Psikoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçların akut mani tedavisinde de faydalı olduğu gösterilmiştir. Kombine tedavi – Bazen belirtilerinizin kontrol altına alınabilmesi için birkaç tip ilacın birlikte kullanılması gerekebilir. Depresif atakların tedavisi Defresif ataklar bipolar bozukluğun genellikle tedavisi en zor parçasıdır. Amaç duygu durumunuzu normal olarak iş görebileceğiniz düzeye geri getirmektir. Zor olan bunu manik ya da hipomanik bir atağı tetiklemeden yapmaktır. Bipolar bozuklukta depresyonu tedavi etmek için farklı çeşitlerde ilaçlar kullanılır. Örneğin; esasen psikozu (antipsikotikler) ya da epilepsiyi (antikonvülzanlar) tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar depresyon belirtilerini iyileştirebilir. Duygudurum düzenleyicileri de -kombine ya da tek başlarına- depresyon tedavisinde kullanılabilir. Geçmişte bipolar bozukluktaki depresyonun tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanmak oldukça yaygındı. Ancak artık biliyoruz ki bu ilaçlar bazı kişilere yardımcı olsa da, bu hep böyle değildir. Antidepresanların ayrıca manik ya da karma atakları tetikleme riski vardır. Bu sebeple doktorlar bipolar bozuklukta antidepresanları kullanmak konusunda genellikle temkinlidir ve genellikle bu ilaçları duygudurum düzenleyicilerle birlikte kullanırlar. Elektrokonvülsif tedavi (EKT) Normal tedaviye cevap vermeyen, çok şiddetli duygudurum atakları nedeniyle başvuran bazı hastalara hastanede EKT uygulanması önerilebilir. Bu uygulama ile epileptik nöbetleri başlatmak için elektrik şokları kullanır. Bu da belirtilerde hızlı bir iyileşme sağlayabilir. EKT belleğinizle ilgili bazı sorunlara neden olabilse de çok etkili ve güvenli bir işlemdir. Bu sorun genellikle birkaç ay içerisinde düzelir. EKT, majör bir işlem olduğundan ayrıntılı bir bilgilendirilmiş onam sürecine sahiptir. Bu süreç doktorunuza her türlü soruyu sormanıza ve endişelerinizi tartışmanıza olanak sağlar. Böylece bu işlemi yaptırıp yaptırmayacağınıza karar verebilirsiniz. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

29 Mayıs 2014 Perşembe

BİPOLAR BOZUKLUK TEDAVİSİ KÖŞE TAŞLARI (*)

PSİKOTERAPİ ‘ Sonunda; kış ortasında, içimde yenilmez bir yaz olduğunu öğrendim.’ Albert Camus (Fransız yazar ve filozof. 1913-1960) “Psikoterapi”nin loş bir odada bir kanepede yatarken sakallı bir analistin çocukluğunuz hakkında zor sorular sormasından oluştuğunu düşünebilirsiniz. Oysa ki psikoterapi bundan çok daha keyiflidir. Çoğunlukla basitçe bir terapistle, bire bir ya da grup seansları şeklinde oturmayı; durumunuz ve onunla nasıl başa çıkacağınız hakkında konuşmayı içerir. Aslında psikoterapi genellikle “konuşma terapisi” olarak anılmaktadır. Psikoterapi bipolar bozukluğun tedavisinin önemli bir parçasıdır ve ilaç tedavisi ile birlikte kullanılır. Amacı hastalık belirtileriniz bir kez kontrol altında alındıktan sonra, durumunuzun sorumluluğunu alıp hayatınızı yeniden yoluna koyabilmek için gereken beceri ve stratejilere sahip olmanızı sağlamaktır. Psikoterapi, duygu durumunuzu kontrol etmenize, belirtilerinizi tetikleyen her şeyi olumlu karşılamanıza ve kendi durumunuzda içinde yaşayabileceğiniz destekleyici bir ortam kurmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca iyileşmeye başladığınızda hayatınızı yeniden toparlarken gerekecek bazı yaşam becerilerine de ağırlık verecektir. Kısmen farklı şekillerde uygulanan pek çok farklı psikoterapi yaklaşımı vardır. Bu nedenle kendinizi en rahat hissettiğiniz terapisti ve yaklaşımı seçebilirsiniz. Sağlık ekibiniz sizin için en iyi olan yaklaşıma sizi yönlendirecektir. Ya da terapistlerin mesleki örgütleri veya bipolar destek grupları aracılığıyla iletişim bilgileri edinebilirsiniz. Bipolar bozukluğun tedavisi için kullanılan çeşitli psikoterapi tipleri vardır: Aile odaklı terapi (AOT) - Bu tip terapi, bipolar bireyin sadece kendisini değil tüm aileyi etkileyebileceğini kabul eder. Ailelere birbirleriyle daha iyi iletişim kurmalarına, zor durumlarla başa çıkabilmelerine ve birbirlerine karşılıklı destek olabilmelerine yardımcı olacak teknikler öğretilir. Bunun amacı, aile içindeki stres düzeyini (bipolar bozukluk semptomlarını arttırabilecek olan) azaltmak ve hastanın iyileşmesine yardımcı olacak destekleyici ortamı kurabilmektir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) - Bu terapi, sağlıksız düşünce ve davranış örüntülerini tanımanıza ve değiştirmenize yardımcı olmayı amaçlayan yapılandırılmış bir tedavi sürecidir. Depresyon ile mücadelede çok yararlı olabilir. Kişiler arası ve sosyal ritm terapisi (IPSRT) - Bipolar bozukluk genellikle uyku düzenini bozar ve günlük işlerde aksamalara neden olur. Bu durum, kişisel ilişkilerinizi etkileyebilir ve yaşam tarzınızda zorluklar yaratabilir. IPRST bu örüntülerin yeniden kurulmasını amaçlar, böylece hayatınızı daha iyi yönetilebilir kılmanıza yardımcı olur. Diğer psikoterapiler - Bipolar bozukluğu olan kişiler tarafından sıklıkla kullanılan pek çok başka psikoterapi ve konuşma terapisi türü vardır, örneğin; sanat terapisi ve müzik terapisi. Bazılarının diğerlerinden daha yararlı olması olasıdır. Bazıları ise sağlık ekibinizce uygulanan yaklaşımla çatışabilir. Bu nedenle deneyeceğiniz herhangi bir yaklaşımı doktorunuza ya da terapistinize anlatmanız önemlidir. Psikanaliz Psikanaliz konuşma terapisinin oldukça popüler bir tipidir. Bipolar bozukluğu olan bazı kişiler bu yaklaşımı kişisel sorunlarla başa çıkmada yararlı bulmaktadır. Ancak bipolar bozukluğun kendisinin tedavisinde psikanaliz çok kullanılır görünmemektedir. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Bipolar Bozuklukta Tanıyla Başetme : Şimdi Ne Olacak ? (*)

‘ Hayat bir macera filmi gibidir. Ne ortasında çıkıp gitmek istersin, ne de bir daha görmek.’ Ted Turner (Amerikalı işadamı, CNN’in kurucusu. 1938 - ) Bazıları için bipolar bozukluk tanısı almak, hissetmekte oldukları durum için bir açıklamadır. Bazılarına göreyse bir yıkımdır. Önemli bir kısım ise karışık duygular hissederler. Siz bu konuda nasıl hissederseniz hissedin, tanınızla ve bu tanının hayatınız için ne ifade ettiğiyle ilgili olarak bir çok soru ve endişeyi bir arada barındırmanız oldukça muhtemeldir. Bipolar bozukluk yaşamımı nasıl etkileyecek? Tanı konduktan sonra yaşamınızda değişiklikler olacaktır. İyi tarafından bakıldığında, hastalığınızın belirtilerini azaltan ve yatıştıran uygun tedaviyi kabul ederek öncekine göre çok daha iyi bir durumdasınız. Hiç şüphe yok ki bunun yaşamınıza ölçülemez miktarda faydası olacaktır. Diğer taraftan, kronik ruhsal bir hastalığınız olduğu gerçeğiyle de yüzleşmeniz gerekecektir. Şüphesiz bu sizin için zorlayıcıdır fakat, doğru yardım ve yönlendirmeyle, üstesinden gelebileceğiniz bir zorluk olacaktır. Hiç daha iyi olacak mıyım? Bipolar bozukluğu olan bir çok insan uygun tedaviye başlamalarıyla birlikte durumlarının belirgin şekilde gelişim gösterdiğini görürler. Bipolar bozukluk için mutlak iyileşme yoktur, ancak etkili tedavi hastalığınızı kontrol etmenizi sağlar. Zamanla durumunuzu takip etmeyi, tetikleyici unsurların farkına varmayı ve tedavinizi size uygun şekilde uygulayabilmesi için sağlık servisi ekibiyle birlikte çalışmayı öğreneceksiniz. Aynı şekilde yaşam biçiminizi, durumunuza olan etkileri en aza indirecek yönde uyarlamayı da öğreneceksiniz. Bu sizin dopdolu ve aktif bir yaşam sürmenizi sağlayacaktır. Hastalığın seyri nasıldır? Uygun tedaviyle, bipolar bozukluğu olan bir çok insanın yaşamında belirtilerin görülmediği dönemler olacaktır. Ancak manik ve/veya depresif ataklar zaman zaman yineleyebilir. Bunun ne sıklıkta olacağı ve yinelenmeler arasında ne kadar süre geçeceği bireyin kendisiyle, tedavinin ne kadar iyi işlediğiyle ve diğer bir hastalığınızın olup olmadığı gibi başka konularla ilişkilidir. Tedavi edilmeden bırakıldığında bipolar bozukluk zamanla daha da kötüye gitme eğilimindedir. Bu nedenle tanının erken konması ve uygun tedaviye başlanması çok önemlidir. Hastaneye yatmam gerekecek mi? Yeni tanı konmuş pek çok hasta hastaneye yatırılacaklarına dair anlaşılabilir bir kaygı duyarlar. Bu, hastalığa tanı konulmuş ve hastalıkla etkili bir şekilde baş ediliyorsa çoğu zaman gerekli olmaz. Ancak, tedavi edilmemiş ya da etkin olmayan bir tedavi altındaki bipolar bozukluk; kendinizin ya da diğerlerinin çıkarlarını tehlikeye atacak şekilde davranmanıza neden olacak manik ya da depresif ataklara yol açabilir. Böyle durumlarda, durumunuzu yeniden kontrol altına alabilmeniz için bir hastaneye yatırılmanız gerekebilir. Suçlanması gereken kişi ben miyim? Bazen bipolar bozukluk tanısı, hastanın ya da ailenin hastalığın başlamasına neden olacak bir şeyler yapıp yapmadıklarını sorgulamalarına yol açar. Gerçek şudur ki bipolar bozukluk kimsenin hatası değildir. Birçoğu halen pek de iyi anlaşılmamış bir takım faktörlere bağlı olarak oluşur. Eğer bipolar bozukluk hastasıysanız, hastalığı önlemek için, sizin ya da ailenizin daha önceden yapabileceği herhangi bir şey pek mümkün değildir. Babanın görüşü Oğlum Mehmet’e tanı konduğu gün benim için oldukça yıkıcı bir gündü. Sanırım o güne dek hep, oğlumun tuhaf davranışlarının bir evre veya zaman içinde geçecek bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Şimdi bir anda fark ettim ki; hayatım, Mehmet’in hayatı ve aile yaşantımız hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Bu gerçeği kabullenmem uzun zaman aldı. Mehmet’ in görüşü Tanı konduğu gün benim için çoğu yönden güzel bir gündü. Tüm bunları kafamda kurgulamadığımın bir kanıtıydı. Bende gerçekten de doğru gitmeyen bir şey vardı ve şimdi yardım alabilecektim. Ancak, aynı zamanda da hayatım üzerindeki kontrolümü kaybedeceğimden gerçekten korkuyordum. Hastalığımla tanımlanmak istemiyordum. Tedavi Bipolar Bozukluğun tedavisinde dört köşe taşı vardır: 1- Psikoterapi 2- Tıbbi tedavi 3- Kendi kendine yardım 4- Psikoeğitim Hangi tedavilerin birlikte uygulanmasının sizin için en uygun olduğunu belirlemek için psikiyatristiniz ve sağlık ekibi ile işbirliği yapmanız gerekmektedir. Ancak muhtemelen, en iyi tedavi paketi bu dört tip tedavinin her birinden bir unsur içeren tedavi olacaktır. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

21 Mayıs 2014 Çarşamba

BASIN AÇIKLAMALARI (DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB ve TPD)

KAZA ve KADER DEĞİL KATLİAM! UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ Yüreğimiz yanıyor! Türkiye işçi sınıfı Soma’da yitirdiği arkadaşlarının anısı önünde ayağa kalkıyor. Sadece işçiler değil tüm Türkiye halkları, onların anısını yaşatmak, yakınlarına başsağlığı dilemek, Soma’nın acısını paylaşmak ve sorumlulardan hesap sormak adına bugün işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda bir araya geliyor. Soma’da yüzlerce işçinin can verdiği katliam bu ülkede biraz olsun vicdanı olan, bir az olsun onuru olan herkes için bir milat olacaktır. Türkiye işçi sınıfının iş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya karşı sabrı kalmamıştır. Çünkü biz biliyoruz ki bu katliam “kaza” ile olmamıştır. Ve yine çok iyi biliyoruz ki, önceki cinayetlerde olduğu gibi işçi kardeşlerimizin ölümü kader değildir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını hayata geçirenler Soma’da yaşananların başlıca sorumlularıdır. Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler, özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır. 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş cinayetleri yüzde 40 artmıştır. Bunun nedeni özelleştirmedir, taşeronlaştırmadır, maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasıdır, TTK bünyesinde çalışan işçi sayısının üçte bir oranında azaltılmasıdır. Bu dönüşüm sayesinde Soma’da katliamın yaşandığı işletmenin patronun övündüğü rakamlar ortaya çıkmış, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşmüştür. Bunun tasarrufun bedeli de yüzlerce işçinin ölümüyle ödenmiştir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa’da birinci sıraya yükselmiştir. Dünyada ise bu alanda ilk üç sırada yer alan Türkiye maalesef bu sene birinciliği kimseye kaptırmayacaktır. Tüm bu gerçeklere rağmen AKP, Soma’daki iş cinayetlerinin araştırılması için 6 ay önce verilen bir önergeyi ısrarla gündeme almamış, alınca da reddetmiştir. Bu önergeyi 2 hafta önce reddedenler Soma’da ölenler için TBMM’de saygı duruşunda bulunmuşlardır. Daha da acı tarafı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Soma’yı ziyareti sırasında yazılı olarak herkesin bulabileceği bu önergenin Soma ile ilgili olmadığını söyleyebilmiştir. Bu ülkeyi yöneten bir insanın bu kadar acıdan sonra doğru söylemesini beklemek yurttaşların en temel hakkı değil midir? Yapılan uyarılara rağmen Soma’da bu tür iş kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet tarafından yapılmış özel bir sağlık birimi kurmayanlar, hastanelerde yanık ünitesi açmayanlar hiçbir sorumluluk duygusu hissetmemektedir? İş sağlığı ve güvenliği yasasıyla bu alanı da piyasaya devreden, denetimi yapanın işverenden maaş aldığı bir sistem kuran, yine tüm uyarılarımıza rağmen bu alandaki denetim yetkisini bağımsız emek ve meslek örgütlerine vermeyi reddedenler, hiç mi vicdan azabı çekmemektedir. Görünen o ki, vicdan ve sorumluluk gibi paraya çevrilemeyecek duyguların bu ülkeyi yönetenler için bir anlamı kalmamıştır. Bu nedenle sadece üzgün değil öfkeliyiz. AKP iktidarının katliam sonrası yaptığı açıklamaların yaramıza tuz basmaktan farkı yoktur. Madende çalışan işçi sayısını bilmeyen iktidar sözcülerinin alelacele “işletmede her türlü önlem alınmıştı” diye açıklama yapması öfkemizi büyütmüştür. İşçi sayısının bile belli olmadığı, kaçak işçi çalıştırıldığı iddialarının olduğu madenle ilgili "mevzuata aykırı durum” olmadığını açıklayan Çalışma Bakanlığı, basitçe bir “gaf” yapmamış, fiilen o görevin gereğini yapmayacağını ilan etmiştir. Daha önceki cinayetlerin ardından “Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır” diyerek yeni katliamları meşrulaştıran hükümet üyelerine, Soma’da Başbakan da katılmıştır. 19’uncu yüzyıldan, 20’inci yüzyıl başından örnekler vererek zihniyetinin 150 yıl öncesinde kaldığını gösteren Başbakan’a 21. yüzyılda olduğumuzu hatırlatmayı bir borç biliriz. “Hedef 2023” diye yola çıkanların 1862’deki bir kazayı örnek göstererek “Bu işin fıtratında var” demesi ülkemizin içinde bulunduğu tabloyu gayet net özetlemektedir. Bu ülkenin 70 milyon insanı, teknoloji bu kadar gelişirken insana değil ölüme yatırım yapan bir anlayışı hak etmemektedir. Soma’da yitirdiğimiz işçilerden bize kalan sadece acı değil böylesi katliamların yaşanmaması için mücadele görevleridir. “Kader”, “fıtrat” diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara ilan ediyoruz ki unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için mücadeleyi büyüteceğiz. Siyasi iktidar sorumluluktan kaçamayacak ve şu taleplerimizi karşılamadığı müddetçe yeni katliamların da sorumluluğunu üstlenecektir: 1. İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır. 2. Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden kamulaştırmalıdır. 3. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden iş güvenliği yasası kaldırılmalı, tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine verilmelidir. 4. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Sanayi Bakanı olmak üzere hükümet derhal istifa etmelidir. Bizler DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB olarak tüm işçi sınıfını, emekçileri ve emek dostlarını, Soma’daki işçi kardeşlerimiz için, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için ayağa kalkmaya çağırıyoruz. Unutmayın ki bugünkü eylemimiz sadece bir başlangıçtır! Yukarıdaki taleplerimizin karşılanması Soma’da yitirdiğimiz işçi kardeşlerimize ve gelecek nesillere borcumuzdur. DİSK KESK-TMMOB-TTB-TDB TPD (Türkiye Psikiyatri Derneği) Soma Maden Faciası Basın Açıklaması Basın ve Kamuoyuna: Güvenceli ve güvenli bir çalişma ortaminda çalişanin beden ve ruh sağliği korunabilir Önlenebilir iş kazalari doğal bir sonuç olarak değerlendirilemez. Türkiye'de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetmiştir. En büyük kaybı verdiğimiz 1992'de 263 kişinin öldüğü Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki grizu faciasından daha büyük bir acıyı 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da yaşıyoruz. Yıllardır maden faciaları sonucu binlerce insanımız maden ocaklarının derinliklerinde can verdi ve vermeye de devam ediyor. Son olarak Türkiye Kömür İşletmeleri'nin 2005'te aldığı kararla Soma Holding adlı özel bir şirkete devredilen maden ocağında 13 Mayıs 2014 Salı günü öğle saatlerinde meydana gelen maden faciasında resmi rakamlara göre 201 ancak bölgeden gelen haberlere göre daha fazla sayıda maden işçisi hayatını kaybetmiştir. Daha önceki maden kazalarının ortaya çıkmasında yeterli denetimin yapılmamasının ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasının önemli rol oynadığı göz önüne alındığında; son maden kazasının sebepleri arasında da yetersiz denetim ve güvenlik önlemlerinin rol oynayabileceği akla gelmektedir. Türkiye’nin önlenebilir işçi ölümlerinde Avrupa’da 1. Dünya ülkeleri arasında 3. Sırada yer aldığı düşünülecek olursa bu ölümler iş kazası ya da bazı siyasilerin belirttiği gibi madencilik mesleğinin bir doğal sonucu olarak değerlendirilemez. Bu ölümlerin sorumlusu iş güvenliğini sağlamayan, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, iş kazalarını ve ölümleri doğal bir süreç olarak gören yetkililerdir. TTB Çalışan Sağlığı Etik Bildirgesi’nde; “Çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu hak tek başına bir anlam ifade etmeyeceği gibi, diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyen sağlıklı ve güvenli bir iş ortamlarının sağlanmasıyla mümkün kılınabilir. Sağlıklı ve güvenli ortamlarda yaşama her bireyin temel hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanımı sırasında işyerlerinin, çalışanların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etmenlerden arındırılması esastır. Bu nedenle çalışanların sağlığının korunması kamusal bir alandır ve kamusal bir örgütlenme modeliyle bu alanın yapılandırılması gerekmektedir. Çalışanların sağlık ve güvenliğinden devlet asli sorumludur. İş yaşamında devlet, çalışanlar, işverenler ve sendikalar ile birlikte işyeri hekimleri - iş güvenliği mühendisleri ve onların meslek örgütleri bu alanın sosyal taraflarıdır.” şeklinde belirtilmektedir. İş kazalarında yaralananlar ve yaşamını yitirenlerin yakınlarında önemli ruhsal sorunlar görülmektedir. Özellikle iş kazalarından yaralı kurtulan bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve Majör Depresyon (MD) en sık karşılaşılan sorunlardır. TSSB’nin başlıca özelliği, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kişinin fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşama ya da başka bir kişinin ölümüne ya da ölüm tehdidi altında kalmasına tanıklık etme ya da ailesinden birinin ya da başka bir yakınının beklenmedik ölümünü, öldürülmesini öğrenmesi gibi ağır bir psikososyal travma sonrasında ortaya çıkan birtakım özgül ruhsal belirtiler kümesi olarak tanımlanabilir. İş kazalarının önlenmesinde öncelikle esnek ve kuralsız çalışma engellenmeli, işçiyi başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri kısıtlayan iş yasası yerine, konunun tüm taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalıdır. Tüm çalışanlara iş güvencesi sağlanmalı, kaçak işçilik önlenerek kayıtlı hale getirilmeli, sosyal güvence altına alınmalıdır. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak maden kazasından etkilenen insanlarımıza gerekli ruhsal desteği sağlamak amacıyla facianın hemen ardından akşam saatlerinde 5 psikiyatri hekiminin bölgeye ulaşması sağlanmıştır. Yaşanan facianın ardından bölgede Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği bünyesinde TPD Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi üyeleri ve gönüllü meslektaşlarınız ruhsal destek sağlamak konusunda çalışmaya devam edecektir. Soma’da yaşanan maden kazası nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği olarak yaralanan maden işçilerimizin bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını ve yaşamını yitiren işçilerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu adına Doç. Dr. Mehmet Yumru Genel Sekreter

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Tarih, katledenleri asla affetmeyecektir..

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına : - çürüyen diş, dökülen et -, bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler. Ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet...(Nazım Hikmet) Soma katliamı, sosyal medyada ve basında hala irdelenmeye devam ediyor. Yüreğimizin yandığı bu günlerde sadece ve sadece bir basın toplantısında ki ruh halimi yansıtıp; köşemi, sorumluluklarını kabul etmeyen yöneticilerin duyarsızlıklarına karşı siyah çıkartacağım için özür diliyorum. Yer Soma Belediye Başkanlığı. Bir basın toplantısı. Konuşan, Rabia için ekranlarda göz yaşı döken, “halkın arasından geldik” deyip te binlerce koruma ordusu ile Soma’ya gelen RTE. ” Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var.” cümlelerinden sonra kanım dondu, ekran dondu, yaşam dondu birden bire. O ana kadar 238 can, yaşam bir hiç uğruna, rant uğruna katledilmiş, yok edilmiş. TV ekranı değişmeye başladı. Ekrandan, gözünü kırpmadan, masum insanları vahşice palalarla, en vahşi yöntemlerle kılı kıpırdamadan katleden ve katlettikleri canların, başlarını keserek, palaları ile silahları ile fotoğraf çektiren korkunç, duygusuz yüzlü islami teröristlerin fotoğrafları geçmeye başlıyor. Bir an yine ekran hareketleniyor. Bu kez sadece RTE’nin dudakları hareket ediyor ama duymuyorum, önünde ki masadan tabutlar geçmeye başlıyor. Korku, panik, devam ederken oğlumun seslenmesi ile hayata dönüyor ve beynimin, bilinçaltımın oynadığı bu korkunç oyundan çıkıyorum. Sonradan düşündüm, acaba yıllardır Akıl ve Ruh sağlığı ile ilgili olarak araştıran, bilgilendirmeye çalışan ben aklımı mı kaçırıyorum? Yoksa insan yaşamının bu kadar değersizleştiği bu ülkede vicdanım mı bu oyunu oynamıştı bana. Yorum sizlerin.

15 Mayıs 2014 Perşembe

Bipolar Bozuklukta Tanı Arayışı (*)

En önemli mesaj şudur: Sorununuz hakkında kiminle konuşmaya karar verirseniz verin; BİRİSİNE ANLATIN, önemli olan budur. Sessizce acı çekmeyin. Bu sadece her şeyin daha da kötüye gitmesine neden olur. Çoğu zaman, doğru tanı ve en uygun tedavinin sırrı sağlık ekibiniz ile görüşmeyi, konuşmayı sürdürmektir. İletişim etkin tedavinin anahtarı olabilir. Ne Anlatmalı? Yardım almaya karar verdikten sonraki iş, hangi bilgiyi aktaracağınız konusunda karar vermektir. Bipolar bozuklukta sıklıkla yanlış tanı konmasının nedenlerinden biri de doktora hikayenin tümünün değil yalnızca bir kısmının anlatılmasıdır. Bipolar bozukluğu olan kişiler coşkulu ya da taşkınlık dönemlerinde kendilerini hasta hissetmeyebilirler. Bu yüzden doktorlarına yalnızca depresif oldukları dönemlerde başvururlar. Dolayısıyla, doktor hastalık sürecinin sadece bir kısmını görür ve yanlış tanı koyabilir. Bu durum, uygun tedavinin gecikmesine yol açabilir. Geçerli bir tanı konulabilmesi için, doktorunuzun tüm gerekli bilgilere sahip olduğundan emin olmak amacıyla aşağıda sıralananları yapmalısınız: - Her zaman doğruyu söyleyin. Ne kadar önemsiz görünse de, hastalığınız hakkında bilgi gizlemeniz, tanı konmasını geciktirir ve uygun tedavi almanız için gereken sürenin uzamasına yol açar. - Bir aile üyesi ya da arkadaşınızla birlikte gitmeye dikkat edin. Davranış ve duygu durumunuzla ilgili farklı görüşler sunabilirler. - Manik ve depresif, her türlü belirtilerizi doktorunuza tamamen açıklayın. Mümkünse bu belirtileri ne zaman ve ne kadar süre boyunca yaşadığınızı yazarak tarif edin. - Ailenizde herhangi birinde bipolar bozukluk öyküsü ya da ruhsal sağlıkla ilgili her ne sorun varsa bu durumu paylaşın. - Uyku düzeninizde herhangi bir değişiklik varsa bunu dile getirin; normalden fazla ya da az uyumak, sabah erken uyanmak gibi. - Her türlü başka hastalıklarınız konusunda bilgi verin. - Reçetelendirilmiş ya da eczaneden alınmış, fiziksel ya da ruhsal sağlık durumunuz için kullandığınız bütün ilaçlar konusunda doktorunuzu bilgilendirin. - İşte yaşadığınız stres ve son zamanlarda sizi üzen her türlü olayları da içerecek şekilde yaşam biçiminizi ele alın. - Ne kadar alkol, ve/veya uyuşturucu madde, kullandığınız konusunda dürüst olun Doktorunuzdan ne beklemelisiniz? Çoğu doktor bir sonraki aşamaya geçmeden önce fiziksel ve ruhsal durumunuzu değerlendirmek isteyecektir. Bunun için kullanacakları yöntemler şunlar olabilir: - Sorular sormak – Yukarıda anlatılan bilgilerden faydalanmak doktorunuzun sorduğu soruları cevaplamanıza yardımcı olacaktır - Fiziksel muayene – kişinin tartılması, tansiyonunun ölçülmesi vb… - Kan tetkikleri – tiroid hastalığını dışlamak, fiziksel sağlık kontrolü yapmak için. - Kendi doldurduğunuz ölçekler – bazı doktorlar zihinsel işlevleri değerlendirmek için standart ölçekler kullanırlar Bu testlerin sonuçlarına dayanarak doktorunuz sizi bir psikiyatri uzmanına yönlendirmeye karar verebilir. Ya da bir süre, duygu durumunuzu, hislerinizi ve işlevselliğinizi izlemek isteyebilir. Tanı Konusunda Belirtilerinize bipolar bozukluk tanısı konması durumunda doktorunuz, sonrasında, tedavi ve izleme sürecinde neler olacağını size açıklamalıdır. Bu çok can sıkıcı ve kafa karıştıcı bir süreç olabilir. Büyük olasılıkla doktorunuza sormak istediğiniz bir çok soru olacaktır. Bu nedenle bunları önceden düşünmek, mümkün olduğunca çok bilgi alabilmek için yardımcı olacaktır. Bazı öneriler şunlardır: - Neden bipolar bozukluğum olduğunu düşünüyorsunuz? - Şimdi ne olacak? Daha fazla teste gerek var mı? - Bir uzmana gitmeli miyim? - Bilgi alabileceğim yerel destek grupları ya da web sayfaları önerebilir misiniz? - Ne tedavisi öneriyorsunuz? Ve neden? - Bu tedavinin nasıl bir faydası olacak? - Tedavinin her hangi bir yan etkisi var mı - Tedavi işe yaramazsa ne olacak? - Psikoterapiye ihtiyacım var mı? - Acil bir durumda kiminle temasa geçmeliyim? Yardım arama konusunda isteksizlik Bir bakım veren ya da aileden biriyseniz, yakınınızın tıbbi destek alması gerektiğini düşündüğünüz, ama kendisinin bu duruma isteksiz olduğu zamanlar olabilir. Bu çok hassas bir şekilde ele alınması gereken oldukça zor bir durumdur. Yakınınızı en iyi siz tanıdığınız için izlenmesi gereken en iyi yolun ne olacağınada yalnızca siz karar verebilirsiniz. Bu durum için size yardımı dokunabilecek yöntemler şunlar olabilir: - Yakınınız halen iyi hissederken, durumu önceden ele almak. Böyle bir durumun ortaya çıkması halinde nasıl davranabileceğiniz ile ilgili önerilerini sorun - Bakım veren ya da aile destek gruplarından tavsiye istemek. - Yakınınızı daha önce bipolar bozukluk tanısı konmuş birisiyle tanıştırmak. Daha önce bu süreci yaşamış birisiyle konuşmak bir çok korkuyu yenmede yardımcı olabilir. - Mümkünse bir doktorun yakınınızı evde ziyaret etmesini sağlayın. Ev ziyareti, hastayla günlük yaşamını paylaşan aile bireylerinin katılımıyla hastalığın çeşitli evreleri hakkında ek bilgi sağlanması açısından özellikle faydalı olabilir. - Bunların hiçbiri işe yaramazsa, zorunlu başvuru ve tedaviye imkan veren yasal işlem mümkündür. Açıkçası, bu her ikiniz için de rahatsız edici bir süreç olabilir, dolayısıyla asla hafife alınmamalıdır. Zorunlu başvuru ve tedavi konusunda bölgenizde bulunan yerel yönetimler, kaymakamlık, sağlık ocağı, emniyet, destek grupları (Bipolar Yaşam Derneği) , ya da sağlık kurumlarından ek bilgi alabilirsiniz. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

9 Mayıs 2014 Cuma

Bipolar Bozukluk nasıl hissettirir?(*)

Bipolar Bozukluk nasıl hissettirir?(*) ‘ Bir doktora gittim ve ona dokunaklı durumlarda çok normal hissettiğimi, pervaneler dünyasında bir ampul gibi hissettiğimi söyledim. İşte manik durum böyle bir şeydi.’ Carrie Fisher (Amerikalı yazar ve oyuncu. 1956 - ) Hipomani: ‘Sanki sarhoşmuş gibi yaşamak’ ‘Eğlence damarlarımda dolaşıyor’ ‘Yaratıcılığım kendini aştı’ Mani: ‘Önce iyi hissettiriyor sonra bir caniye dönüşüyor’ ‘O kadar sinirliyim ki, etrafımdaki her şeyi kırıp dökmek istiyorum’ ‘Tamamen kontrolden çıktım’ Depresyon: ‘Bir kuyuya düşmek gibi’ ‘Katran içinde boğuluyorum’ ‘Herşey sona erdi’ Karma Dönem: ‘Herşey uyumunu kaybetti’ ‘Bu duygusal bir aşırı yük’ ‘Yer değiştiren bir kum üzerinde durmaya çalışmak gibi’ Ön Yargılar ve Yanlış İnanışlar Bipolar bozukluğun erken teşhisindeki engellerden biri sıklıkla durumun görmezden gelinmesidir. Bu durum hastalıkla ilgili pek çok efsane ve yanlış inanışa neden olmuştur. Bazılarının kısmen doğruluğu vardır. Diğerleri tamamen anlamsızdır. Burada bipolar bozuklukla ilgili en sık karşılaşılan inanışlardan bahsedeceğiz: Bipolar bozukluk nadir görülür – Yanlış. Bipolar bozukluk, yaşamlarının her hangi bir döneminde erişkinlerin yüzde üç ila beşini etkiler. Bipolar bozukluk duygu durum dalgalanmalarının diğer adıdır – Yanlış. Bipolar bozukluk yaygın şiddetli belirtilerle giden ciddi tıbbi bir durumdur. Duygu durum dalgalanmalarına yol açabilecek başka durumlar da vardır. Manik duygu durum insanı hayalperest yapar – Bazen. Bazı kişilerde. Ancak pek çok insan manik ataklarında belirgin endişe ve sinirlilikten muzdariptir. Mani aile üyeleri ile tartışmalar gibi istenmeyen olaylara da yol açabilir. Her zaman depresif ya da manik hissedilir, ‘ikisinin arasında’ ya da normal olunmaz – Yanlış. Çoğu olguda, özellikle de hastalığın ilk yıllarında, hastalık ‘normallik’ dönemleri şeklinde gider. Tedaviye başladıktan sonra normal hissetmek, normaldir. Tanıda gecikmeler olabilir – Bir noktaya kadar. Ancak, erken tanı hakkınız vardır ve eğer beklemek çekilmez geliyorsa görüşlerinizi bildirmelisiniz. Bipolar bozukluğun tedavisi bana çok pahalıya mal olacak – Yanlış. Tedavi masraflarınız ulusal sağlık güvenceniz (SGK – Sosyal Güvenlik Kurumu) tarafından karşılanabilir. Tedavi edilmemiş bir bipolar bozukluğun sonuçları çok daha pahalı olacaktır. (Bu madde ülkemiz SGK- Sosyal Güvenlik Kurumu için ne yazık ki eksiktir. Evet Devlet ve Üniversite Hastanelerinde ücret alınmamaktadır fakat bipolar bozukluk için tanı koymak bu sağlık sisteminde ne yazık ki neredeyse mümkün olmamaktadır. Handikapları çoktur. Her hastanede psikiyatra ulaşmak mümkün değildir. Ulaşabilenlere de çoğunlukla antidepresan verilerek bipolar bozukluk daha kötü halede gelebilir. Sonuç alınamayınca hasta ve yakını tedaviden vazgeçebilir. Özellikle özel hastanelerle anlaşma yapan SGK, psikiyatr servislerini anlaşma dışında tutmaktadır. Dolayısı ile ülkemiz için psikiyatrik tedavi hala çok pahalıya mal olmaktadır. Bu konu ayrı bir yazı konusu olup önümüzde ki günlerde araştırılıp paylaşılacaktır. İlhan Vardar.) Antidepresanlar bipolar bozuklukta faydalı bir tedavi değildir – Bireye göre değişir. Antidepresanların bipolar bozuklukta kullanılmasının bazı riskleri olduğu doğrudur. Ancak bazı hastalarda yararlı olabilir. İlaç yan etkileri kaçınılmazdır – Evet sıktır, ama kaçınılmaz değildir. Doz değişikliği ya da ilaç değişikliği ile genellikle sorun giderilir. İlaçlar zombiye dönüştürür – Olmaz. Bazı ilaçlar sersemlik hissine neden olsa da, düşünmeyi etkilese de, bilişsel belirtilerin pek çoğu tedaviden ziyade hastalığın kendisinden kaynaklanmaktadır. Asla ‘normal’ bir yaşam süremeyeceksiniz – Yanlış. Normal nedir ki? Yaşamınızda bazı değişiklikler yapmak zorunda olacağınız doğru. Ama bu değişiklikler olumsuz olmak zorunda değil. Tanı Arayışı Eğer, kendinizin ya da önemsediğiniz birilerinin bipolar bozukluğu olduğu konusunda endişeleriniz varsa, profesyonel yardım almanın zamanı gelmiş demektir. Peki bu yardımı nereden almak gerekir ? Bu sorunun cevabı sizin kendi koşullarınıza ve ulaşabileceğiniz sağlık kurumları hakkındaki düşüncelerinize göre değişebilir. Çoğu durumda ilk başvuracağınız kişi aile hekiminiz olmalıdır. Aile hekiminiz ilk değerlendirmeyi yapacak ve uzman görüşü almak için yönlendirilmenize gerek olup olmadığına karar verecektir. Bazı durumlarda da ayaktan tedavi hizmeti veren ruh sağlığı kuruluşlarına siz kendiniz uzman yardımı için başvurabilirsiniz. Ya da, ilk etapta sağlık personelinden tek başınıza yardım almak konusunda sıkıntı duyuyorsanız sizi tıbbi yardım alabileceğiniz en iyi kuruluşa yönlendirecek hatta belki de size eşlik edecek güvendiğiniz biri ile konuşmanız iyi olabilir. Bipolar bozukluğu olan kişilerin kendileri ya da bakım verenleri ve aile üyelerinin kurduğu gruplar; bipolar bozukluğun erken (ve ileri) evrelerinde bilgi ve tavsiye alabileceğiniz değerli kaynaklardır. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Bipolar Bozukluk Hastası mıyım?(*)

‘ Babamın benim üzerinde derin bir etkisi vardır, o bir mecnundu.’ Spike Milligan (İrlandalı komedyen. 1918-2002) Bipolar bozukluğun talihsiz yanlarında biri pek çok hastanın yıllarca yanlış tanılarla takip edilmiş ya da hiç tanı almamış olmasıdır. Bu da yetersiz tedavi aldıkları ya da hiç almadıkları anlamına gelmektedir. Ruhsal durumları git gide kötüleşir, fiziksel sağlıkları da bozulabilir ve onların ve çevrelerindekilerin yaşamlarına fark edilmeyen zararlar verilebilir. Bu nedenlerle erken tanı çok önemlidir. Ancak bipolar bozukluk kendi kendinize tanı koymaya çalışabileceğiniz bir hastalık değildir. Doğru tanı için doktorunuza danışmanız gerekir. Bu kitap gibi rehber kitaplarda belirtiler ve risk faktörleri listelerini bulabilirsiniz.İnternette hastalığınızı değerlendirmenize yardımcı olacağını iddia eden pek çok site vardır, ancak bunlar sadece kabaca fikir verir. Uygun tıbbi değerlendirmenin yerini tutamazlar. Aslında bipolar bozukluktaki belirtilere benzer belirtilere sahip pek çok durum olabilir. Bu nedenle eğer ruh sağlığınızla ilgili her hangi bir sorununuz varsa, gecikmeden bir doktora başvurmak çok önemlidir. Herkes bipolar bozukluk hastası olabilir. Bu durum erkekleri, kadınları, çocukları ve ergenleri etkileyebilir. Ancak, bazı kişilerin diğerlerinden daha yüksek risk taşıdığı düşünülmektedir. Risk faktörleri şunlardır: - Aile öyküsü (eğer yakın akrabanız bipolar bozukluk hastası ise, sizin için risk artmış olabilir) - Madde ya da alkol kötüye kullanımı - Stresli yaşam olayları- bipolar bozukluk her hangi bir stresli durumla tetiklenebilir. Bu rahatsız edici (boşanma, sevilen birinin kaybı gibi) ya da olumlu (evlenmek gibi) bir olay olabilir - Hastalık- fiziksel hastalıklar bazen bipolar bozukluğu tetikleyebilir - Gece nöbeti ya da vardiyası olan işlerde çalışmak- uyku düzeninin bozulması bipolar bozukluğun başlaması ile ilişkili olabilir. Bipolar bozukluk çok farklı belirti ve bulgularla başlayabilir ve bu bireyden bireye farklılıklar gösterir. Tek başına bu belirtilerden hiç biri bipolar bozukluğunuz olduğu anlamına gelmez. Ancak, bu belirtilerden bazılarının aynı anda olduğunu fark ederseniz, ya da manik belirtilerden depresif belirtilere kaydığınızı hissederseniz, tıbbi yardım için başvurmalısınız. Mani belirtileri - Kendine güvende artış - Yargılamanın bozulması - İritabilite (kavgaya yatkınlık) - Gergin ya da ani hareketler - Uyku ihtiyacının azalması - Enerji artışı - Aşırı para harcama - Yapabilecekleri ile ilgili gerçekdışı inanışlar - Libido (cinsel dürtü) artışı - Konuşma hızı ve içeriğinde normale göre artış - Yabancılarla tartışmaya başlama - Taşkın duygudurumu (aşırı coşkulu), hayalperest ve hiç olmadığı kadar iyi hissetme - Çok gülme (komik olmayan şeylere bile) - Pek çok yeni ve heyecan verici fikire sahip olma - Bir düşünceden diğerine atlama - Odaklanma (konsantrasyon) güçlüğü - Düşünmeden hızlı kararlar verme - Pek çok değişiklik ve plan yapma - Geceleri geç saatlerde diğerlerini telefonla arama - Çok fazla alkol tüketme ya da ilaç kötüye kullanma Depresyon Belirtileri - Üzgün, sıkıntılı ya da boşlukta hissetme - Neredeyse tüm etkinliklere karşı ilgi ve isteğin kaybolması - Baş etme güçlükleri - İyi düşünememek-unutkan olmak, düşüncenin yavaşlaması - Uykuya dalmakta güçlük ve erken uyanmak - Uyku artışı. Tüm günü yatakta geçirmek - Belirgin kilo artışı ya da kaybı - Artmış ya da azalmış iştah - Enerji yoksunluğu - Çoğu zaman yorgun hissetme - Aşırı endişelenme ve tükenmiş hissetme - Fiziksel sağlığın bozulması - Dış görünüşünü ihmal etmek-tuhaf ya da uygunsuz giyinmek - Kişisel bakımını, temizliğini ihmal etmek - Günlük rutin işleri yapmakta yetersizlik - İntihar düşünceleri - Odaklanamama-kitap okumada güçlük, TV bile izleyememe - Bipolar bozukluk hastaları bazen aynı anda hem manik hem de depresif belirtilerden yakınabilir. Bu, ‘karma dönem’ diye adlandırılır. Örneğin, çok hareketli ve sinirli hissediyor, çok konuşuyorken, aynı zamanda üzgün ve umutsuz hissediyor olabilirsiniz (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011

4 Mayıs 2014 Pazar

Bipolar Bozuklukla Yaşamayı Öğrenmek (*)

“Beynim benim için en anlaşılmaz düzenek- her zaman uğuldayan, vızıldayan, yükselen, kükreyen, dalan ve sonra bataklığa gömülen. Ve neden ? Bu tutku ne için?” Virginia Woolf (İngiliz yazar, 1882-1941) Bipolar bozukluk duygudurum ve davranışı etkileyen ciddi bir ruhsal hastalıktır. Kimi zaman, bipolar bozuklukta olduğu gibi ruhsal durumla ilgili yakınmaların, etkilenen kişilerin güçsüzlüğü ya da karakter sorunlarıyla ilgili olduğu kabul edilir. Bu doğru değildir. Nasıl ki diyabetli ya da artritli kişiler hastalıklarını kendileri seçmiyorlarsa bipolar bozukluğu olan kişiler de hastalıklarını kendileri seçmezler. Bipolar bozukluk beyinde bir şeyler yolunda gitmediğinde ortaya çıkar. Bu kimsenin hatası değildir ve suçlanacak kimse yoktur. Aslında bipolar bozukluk en yaygın ruhsal hastalıklardan biridir. Dünyada %3 - %5 Arasın da erişkin bu hastalıktan etkilenmektedir. Bu hastalık kadınlar, erkekler, çocuklar yani herkeste görülebilir. Çoğunda bu durum yıllarca sürer. Bazen bir ömür devam eder, bazen yatışır, bazen de aylar hatta yıllar sonra bile tekrarlayabilir. Bipolar bozuklukla yaşamak zordur. Bu durum, bu bozuklukla yaşayan kişiler için olduğu kadar bakım verenler, arkadaşlar ve aile üyeleri için de geçerlidir. Bu bozukluk duygu durumda, yoğun mutsuzluktan enerji dolu taşkınlığa, çaresizlik hisleriyle birlikte kıpır kıpır ve enerjik olduğu karma duygu duruma varan ciddi değişikliklere yol açar. Psikiyatristler ‘depresyon’ ya da ‘depresif atak’ sözcüklerini bipolar bozuklukta görülen mutsuzluk olarak tarif ederlerken; ‘mani’ ya da ‘manik atak’ sözcüklerini de taşkınlığı tanımlamak için kullanırlar. Taşkınlığın ‘hipomani’ diye bilinen daha hafif bir formu da vardır. Bu duygu durumlar uzun haftalar veya aylarca sürebilir, ‘normal’ olarak değerlendirilebilecek duygu durum dalgalanmalarının ötesine de geçebilir. Sıklıkla geçimsiz davranışlar, bozulmuş ilişkiler ve okul ya da iş performansında ciddi kısıtlılıklarla sonuçlanır. Ne yazık ki bu bozukluk adil olmayan ayrımcılığa ve dışlanmaya yol açabilecek bir damgalama taşır. Tüm bunlar yaşam kalitesini belirgin bir şekilde düşürür. İyi olan tarafı, bipolar bozukluğun tanısı bir kez konduğunda, tüm bu negatif sonuçlardan kurtulunabilir. Duygu durumdaki şiddetli dalgalanmalar etkin tedavilerle kontrol altına alınabilir. Böylece hastalar ve etrafındakiler hayatlarını geri kazanmaya başlayabilirler. Yaşamı yeniden şekillendirmek hastalığı tedavi etmek kadar güç olabilir. Yeni yetiler kazanmayı öğrenmek ve yaşam tarzında değişiklikler yapmak gerekebilir. Önyargılardan kurtulmak cesaret ve sabır ister. Ancak, hasta ya da bakım veren olarak bipolar bozukluk sizi etkiliyorsa, sizin durumunuz da olan binlerce kişinin yaşamlarını üretken ve dolu dolu yaşamakta olduğunu bilmeli, rahatlamalısınız. Bu her zaman çok kolay olmayabilir, ama bipolar bozuklukla yaşamak, amaçlarınızdan ve tutkularınızdan vazgeçeceksiniz anlamına gelmez. Bipolar bozukluğu olan hiç kimse hastalığı ile tanımlanmamalıdır. İyi bir rehberlik ve ustaca ele almayla, bipolar bozuklukla yaşamak, onunla yaşamaktan ziyade hastalıkla ilgili hale gelir. Bipolar Bozukluğun Tipleri : Bipolar bozukluğu pek çok kişi farklı şekillerde yaşar. Bazıları şiddetli mutsuzlukve sadece hafif taşkınlık atakları deneyimlerken, diğerleri son derece şiddetli manik ataklar ve çok hafif depresyon deneyimlerler. Bazıları yılın farklı zamanlarında, değişen duygu durum dalgalanmaları yaşarlarken, bazıları da aylarca tek bir duygu duruma saplanır kalırlar. Sesler duyma ya da gerçek olmayan inanışlar gibi psikotik bulgular da sıklıkla görülür. Tanı aldığınızda doktorunuz hangi tip bipolar bozukluğa sahip olduğunuza karar verecektir. Bunun sonrasında tedavi ekibinizle, sizin için en uygun tedavinin ne olduğuna karar vermek için işbirliği yapmalısınız. Bipolar kızı olan annenin görüşü : Bipolar bozukluğu olan birine bakım vermek adeta hız treni sürmek gibidir. Hayal edebileceğiniz tüm duyguları yaşadım. Öfke, inkar, keder ve panik. Aynı zamanda da umut, sevinç ve gurur. Pek çok şeyden vazgeçtim – işim, sosyal yaşamım, arkadaşlarım- ve evliliğimde hayli gerginlikler oldu. Sonraları kızım, ailemiz bir arada kaldığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Bu çok dokunaklıydı. Hastalığı öğrendikçe, daha kolay gelmeye başladı. Şimdi, kızım dengede, bağımsız ve kendi yaşamını kendisi sürdürebiliyor. Ulusal ve uluslararası pek çok bakım veren ve organizasyonlarına katıldım. Bu zorlu bir iş ama çok tatmin edici. Bu hayal ettiğim bir yaşam değildi, ama güzel bir yaşam ve daha fazlasını isteyemezsiniz. Hastanın görüşü : Uzun süre kendimi çok yalnız hissettim. Ne yaşadığımı kimse anlamıyordu, hatta ben bile anlamıyordum. Sorun benden mi yoksa dış dünyadan mı kaynaklanıyor bilmiyordum. Bazı zamanlar çok iyi hissediyordum ve bu nedenle ailem ve arkadaşlarım bir anda yataktan çıkamaz hale gelişime bir anlam veremiyordu. Benim tembellik ettiğimi, kibirli davrandığımı ya da bir süreçten geçtiğimi düşünüyorlardı. Bu da benim kendimi çökkün olduğu kadar suçlu ve değersiz hissetmeme de yol açıyordu. Daha sonra tanı aldığımda ve tedavim başladığında, artık kendim hakkında kötü hissetmemem gerektiğini fark ettim. Şimdi hayatımı kontrol edebiliyor ve ailemle aramdaki kırık köprüleri onarabiliyorum. Asla geri kazanamayacağım bazı arkadaşlarım var. Ama sorun değil. Her zaman yenilerini bulabilirim. (*) Bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmek (Yardımcı Rehber) - Bristol-Myers Squibb Company işbirliği ile Otsuka Pharmaceutical Europe, Ltd. Tarafından yayınlanmıştır. 2011